Loading...

Anayasa Mahkemesi’nin parmak izi ile mesai takibine ilişkin kararı hakkında

Anasayfa / Blog / Anayasa Mahkemesi’nin parmak izi ile mesai takibine ilişkin kararı hakkında

Anayasa Mahkemesi, bir Belediye Başkanlığı (İdare) bünyesinde devlet memuru olarak çalışan kişinin, parmak izi ile işe giriş çıkışının takip edilmesine itirazı konusuna ilişkin olarak önüne gelen davada önemli bir hususa ilişkin karar vermiştir.

 

Davaya konu olayda, Başvurucu’nun, bünyesinde devlet memuru olarak çalışmakta olduğu Belediye Başkanlığı’nda (İdare/Kurum – İşyeri) parmak izi sistemi ile mesai takibine başlanması üzerine Kurum tarafından başvurucunun parmak izi kaydedilmiş, buna karşılık söz konusu uygulamanın kaldırılmasına yönelik talebinin Kurum tarafından reddedilmesi üzerine Başvurucu, İdare Mahkemesinde anılan idari işlemin iptali talebiyle dava açmıştır.

 

Davayı gören mahkeme Başvurucuyu haklı bularak “personelin parmak izi tarama sistemi ile mesai kontrolünün yapılması durumunun özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin işlenmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiştir.

 

Bu karara karşı davalı Belediye tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Bölge İdare Mahkemesi istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine kesin olarak karar vermiştir.

 

Bu karar üzerine de Davacı personel, parmak izi kayıt sistemi ile mesai takibi yapılması nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanmıştır.

 

Bu başvuru üzerine olayı inceleyen Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 20. maddesine göre kişisel verilerin “ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla” işlenebileceğini vurgulayarak, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 5. maddesinin 1. fıkrasında genel nitelikli kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızasıyla işlenebileceğini, 2. fıkrasında ise bu kuralın istisnalarının düzenlendiğini, 6. maddesinde ise sınırlı şekilde sayılmış olan özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinin ise, kişiye ait biyolojik ve davranışsal bilgi içermesinden kaynaklı önemi nedeniyle daha katı kurallara bağlandığını belirtmiştir.

 

Bu kapsamda, özel kanunlardaki istisnalar saklı kalmak üzere, özel nitelikli kişisel veri olan biyometrik verilerin kaydedilmesi yöntemiyle personel takip sistemi uygulanabilmesi için kanunlarda düzenlenmeyen hâllerde ancak kişinin açıkça rıza göstermesi durumunda işlenebileceği vurgulanarak, açık rızanın varlığından söz edilebilmesi için de en azından işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları hakkında çalışanın önceden yeterli bir biçimde bilgilendirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

 

Anayasa Mahkemesi, genel kuralları bu şekilde belirttikten sonra, kişisel verileri işlemeye neden olan amacı gerçekleştirmeye uygun başka yöntemlerin bulunmaması durumunda, kişisel verilerin yasal sınırlar dahilinde işlenebileceği özellikle belirtilmiştir.

 

Somut olaya ilişkin olarak ise Anayasa Mahkemesi, mevzuatta mesai takibi veya çalışanın denetimi amacıyla özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi, bu bağlamda biyometrik veri bazlı takip sistemlerinin kullanılmasına dair temel esasları ve ilkeleri belirleyen bir düzenlemenin olmadığını belirterek, ayrıca başvurucunun özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine dair rızasının olmadığı, çalışanın mesaiye uyumunun kontrolünde biyometrik verilerin işlenmesinin ve kullanılmasının ilgili yasal düzenlemeler ile ayrıca ve açıkça öngörülmediği noktaları dikkate alındığında başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varmıştır.

 

Anayasa Mahkemesi, bu kararı verirken ayrıca, bireyin, özel hayatına saygı kapsamında, kendisine ait herhangi bir bilginin kendi rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması, bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılamaması ve rızasına karşı kullanılamaması suretiyle gizli kılınmasına hakkı bulunduğunu özellikle vurgulamıştır.

 

Bu karar ile Anayasa Mahkemesi, yasal düzenlemelerde mesai takibi için açık rıza alınmaksızın kişisel verilerin işlenmesini sağlayan özel hüküm bulunmadığından, serbest irade ile verilen açık rıza olmaksızın mesai takibi amaçlı kişisel veri işlemenin, hatta özel nitelikli kişisel veri işlemenin yasal düzenlemeleri ihlal oluşturacağını vurgulamış olup; bu nedenlerle, işyerlerinde personelin işyerine giriş ve çıkışlarının takibi için öncelikle, kişisel verileri işlemeyi gerektirmeyen güvenli takip sistemlerinin uygulanması, bunun uygun olmadığı yerlerde, özel nitelikli veri içermeyen kişisel verilerin işlenmesi suretiyle ve personelden daha önceden serbest iradeye dayalı açık rıza alınması üzerine takibin yapılması, diğer usullere ilişkin yol bulundukça ve serbest iradeye dayalı önceden yazılı açık rıza alınmaksızın ve işlemeye (işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları) ilişkin olarak ilgilisine açıkça ve ayrıntılı şekilde bilgilendirme yapılmaksızın kişisel veri işlemeye dayalı mesai takibi yapılmaması uygun olacaktır.

 

Saygılarımızla,

 

LEV HukukBürosu

 

 

Not: Bu yazı içeriğinde yayımlanan her türlü haber, bilgilendirme notu ve yazı kişiye özel veya genel hukuki danışmanlık niteliğinde olmayıp, yalnız Hukuk Büromuzca belirlenen çeşitli konulara ilişkin genel hukuki bilgilendirme yazısı niteliğindedir. Burada yayımlanan herhangi bir haber, bilgilendirme notu veya yazı içeriğinin Hukuk Büromuzca kişiye özel danışmanlık sunulması hariç kişiler tarafından özel uygulamalara temel alınması ile bunların sonuçlarından Hukuk Büromuzun herhangi bir sorumluluğu yoktur. Bu yazıya ilişkin tüm haklar saklıdır.