Loading...

İşçinin yüklendiği rekabet yasağının dayanağına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı hakkında

Anasayfa / Blog / İşçinin yüklendiği rekabet yasağının dayanağına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı hakkında

İş Hukuku alanında çokça karşılaşılan ve tartışma konusu olan işçinin yüklendiği rekabet yasağının dayanağına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi tarafından önemli bir karar verilmiştir.

 

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, iş sözleşmesi kapsamındaki rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili talebiyle açılan dava ile ilgili olarak,

 

Özetle, rekabet yasağının geçerliliği için işverene yüklenen bir karşı edimin bulunmadığı, işçinin en iyi bildiği ve tek geçim kaynağı olan işini yapmaktan hakkaniyete aykırı olarak vazgeçmek durumunda kaldığı, teknolojik gelişmeler ve e-ticaret uygulamaları dikkate alındığında işlemelerin faaliyet yerleri ve faaliyet konuları yönünden sınırlama yapılmasının zorlaştığı, rekabet yasağının işçi lehine sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin yetersiz kaldığı, yer itibarıyla rekabet yasağı getirilmesinin işçinin yerleşme hakkını ihlal ettiği, rekabet yasağının karşılığı olarak işçiye bir karşılığın ödenmesi gerektiği, işçinin maddi ve manevi varlığını geliştirme ve çalışma hakları yönünden ölçüsüz bir sınırlama getirildiği belirtilerek,

 

iş yaşamında söz konusu olan işçinin işveren ile rekabet yasağına ilişkin yasal dayanaklardan Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; … Türk Borçlar Kanununun … rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, … maddelerinde, … öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava … sayılır.” hükmü kapsamında yer alan rekabet yasağına dair ve Türk Borçlar Kanunu’nun yine rekabet yasağına dair “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. - Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” şeklindeki 444. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., 17., 23. ve 48. maddelerine aykırılığını ileri sürülmesi suretiyle iptallerine karar verilmesine ilişkin başvurusu Anayasa Mahkemesi tarafından incelenip aşağıdaki şekilde karara bağlanmıştır.

 

Bu kararında (GK – E.2023/153 - K.2024/93 - 04.04.2024) Anayasa Mahkemesi,

 

Ticaret Kanun’un 444. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçinin, işverene karşı,  iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceğinin öngörüldüğü, iş sözleşmesinde rekabet yasağı kaydının geçerliliğinin, hizmet ilişkisinin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânını işçiye sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması şartlarına bağlandığını,

 

445. maddesinde rekabet yasağının sınırlarının çizilerek yasağın, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği ve süresinin, özel durum ve şartlar dışında iki yılı aşamayacağının belirtilmesi kapsamında, hâkimin, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve şartları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutarak, kapsam veya süre bakımından sınırlayabileceğini,

 

446. maddesinde rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı zararları giderme yükümlülüğüne, ceza şartının öngörülmesi hâli ile doğabilecek ek zararlara ve işverenin yasağa aykırı davranışa son verilmesini isteyebilmesine ilişkin düzenlemelere yer verildiğini,

 

447. maddesinde ise işverenin rekabet yasağının sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi veya hizmet sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilmesi durumunda yasağın sona ereceğinin belirtildiği vurgulayarak,

 

iptali istenen kuralın, işçi ve işveren arasında özel hukuk hükümleri çerçevesinde akdedilecek olan rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin olup sözleşme konusu itibarıyla işçinin rakip bir işletmede/işletmeyle çalışma ve/veya rakip bir işletme açma imkânını sınırladığı; bu itibarla kural işçinin sözleşme ve teşebbüs özgürlüğüne bir kısıtlama getirmekte ise de bu kısıtlama Anayasa’nın 48. maddesi kapsamında devletin kamusal bir müdahalesine dayanmayıp özel hukuk kişileri arasındaki sözleşme ilişkisinden doğduğu, kuralda rekabet oluşturabilecek eylemlerin örnekleme yoluyla açıklandığı, rekabet yasağı kaydının geçerli olması işçinin müşteri çevresi, üretim sırları veya yapılan işlerle ilgili bilgi sahibi olması ve bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına neden olması durumlarının birlikte gerçekleşmesi şartlarına bağlandığı, buna göre kuralla rekabet yasağına ilişkin kaydın geçerlilik şartlarının, hüküm ifade edeceği zamanın, rekabet oluşturabilecek eylemlerin neler olduğunun ve rekabet yasağı sözleşmesinin şeklinin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın açıkça belirli ve öngörülebilir olduğu;

 

buna göre, rekabet yasağı kaydının her hizmet sözleşmesi sonu için öngörülmediği, genel olarak hizmet sözleşmesinin devamı sırasında sözleşme ilişkisi gereğince işverene karşı sadakat yükümlülüğü altında bulunan ve bu kapsamda faaliyet gösteren işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra sözleşme ve teşebbüs özgürlükleri çerçevesinde ilke olarak faaliyetlerini serbestçe yerine getirebileceği,  ancak işçinin hizmet ilişkisi sebebiyle müşteri çevresi, üretim sırları veya yapılan işle ilgili olarak bilgi sahibi olması ve bu bilgilerin sözleşmeden sonra kullanılmasının işverenin önemli bir zararına neden olması hâli için düzenlendiği, bu bilgilere sahip olmuş işçinin bunları iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra kendisi veya başka bir işveren lehine kullanması önceki işverenlerin ciddi anlamda zarara uğramasına ve ilgili sektördeki rekabet dengelerinin bozulmasına neden olabileceği, bunu sınırlayan söz konusu maddenin de ilgili sektördeki işletmelerin rekabet gücünün korunmasını ve haksız rekabetin önlenmesine yönelik kamu yararı amacı güttüğü;

 

ayrıca rekabet yasağı kaydının her hizmet sözleşmesi için uygulanabilir nitelikte olmayıp, rekabet etmeme taahhüdü ile üstlenilen sınırlamanın geçerliliğinin işçinin hizmet sözleşmesinin devamı sırasında müşteri çevresine, üretim sırlarına ya da iş ve işletme açısından önemli olan bilgilere sahip olması durumuna özgü olduğu ve anılan bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına neden olabilecek nitelikte olması gerektiği;

 

işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürülmemesi bakımından da işçi ve işveren olarak çatışan menfaatlerinin dengelenmesi kapsamında ilgili kanun maddesinde rekabet yasağının, kapsayacağı coğrafi alan, geçerli olabileceği süre ve gerçekleştirilebilecek işlerin türü bakımından sınırlandırma getirilmiş olduğu ve bu kapsamda yer, zaman ve işlerin türü bakımından işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek ve işçiye aşırı külfet yükleyecek sınırlamalar getirilemeyeceği ve ayrıca üstlenilen yasağının süresi yönünden bir üst sınır getirilmiş olup özel durum ve şartlar dışında rekabet yasağının iki yılı aşamayacağının öngörüldüğü;

 

konuya ilişkin yasal düzenleme kapsamında, somut olayın özellikleri, değişen durumlar ve şartlar ile gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda, sınırlamalara uygun olmayan rekabet yasağının kapsam ve içeriğine hâkimin müdahalesinin mümkün kılındığı ve ayrıca yasağın sürdürülmesinde işverenin gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi veya hizmet sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilmesi hâllerinde de sona ereceği;

 

işçi ve işveren olarak her iki tarafın menfaatlerinin dengelenmesine ilişkin tüm bu hususlar dikkate alındığında, rekabet yasağına ilişkin sözleşme ilişkisinin işçi aleyhine aşırı bir külfete yol açmadığı, sözleşme ve teşebbüs özgürlüğü bağlamında tarafların çatışan menfaatlerinin dengelendiği anlaşıldığından rekabet yasağına dair kuralın aykırı olduğu iddia edilen Anayasa hükümleri ve bu kapsamda sözleşme ve teşebbüs özgürlüklerine aykırı bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve bu nedenle yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.

 

Bu karara göre Anayasa Mahkemesi, iş hayatına dair uygulamalarda ve buna ilişkin mahkeme kararlarında çok tartışılan ve birçok uyuşmazlığa konu olan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin Anayasa’ya uygun olduklarına karar vermiş olup; bu kapsamda, yasal düzenlemelerde belirtilen sınırlamalara uygun şekilde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerinin hukuki ve uygulanabilir olduğuna hükmetmiştir.

 

Böylece, iş hayatında işçinin üstlendiği, yasal düzenlemelerde yer alan sınırlamalara ve yukarıda Anayasa Mahkemesi’nin belirlediği esaslara uygun şekilde belirlenen rekabet yasağına ilişkin yükümlülüklerin geçerli olduğu ve işçinin bu şekilde üstlendiği sınırlamalara uymak ve uymaması halinde yasal sınırlar dahilinde sonuçlarına katlanmak zorunda olduğuna en üst yargı mercii tarafından karar verilmiştir.

 

Saygılarımızla,

 

LEV HukukBürosu

 

Not: Bu yazı içeriğinde yayımlanan her türlü haber, bilgilendirme notu ve yazı kişiye özel veya genel hukuki danışmanlık niteliğinde olmayıp, yalnız Hukuk Büromuzca belirlenen çeşitli konulara ilişkin genel hukuki bilgilendirme yazısı niteliğindedir. Burada yayımlanan herhangi bir haber, bilgilendirme notu veya yazı içeriğinin Hukuk Büromuzca kişiye özel danışmanlık sunulması hariç kişiler tarafından özel uygulamalara temel alınması ile bunların sonuçlarından Hukuk Büromuzun herhangi bir sorumluluğu yoktur. Bu yazıya ilişkin tüm haklar saklıdır.